Hindu mitolojisinde Shiva, farklı şekillerde resmedilir. Bunlardan en bilineni Kozmik Dansçı Nataraj’dır. Nataraj heykelciğine baktığımız zaman Shiva’yı farklı semboller içinde dans ederken görürüz. Boynunda yılanlar, saçında rastalar, elinde davulu, cücenin üstünde dengede dururken ateş çemberleriyle çevrilidir.

Natarajasana, yoga pratiğinde ayakta denge ve arkaya eğilme pozu olarak karşımıza çıkar.

Hindu mitolojisine göre biz ölümlülerin kısa yaşam algısına nazaran dünyanın her bir çağı çok uzundur. Brahman, Vishnu ve Shiva’dan oluşan Hindu Üçlüsünden Shiva, her çağın sonunda dünyayı toza çevirir, küllerinden yeni bir evren doğar. Shiva için her çağ göz açıp kapayana kadar geçiverir. Shiva on bin yılı bir an, bir saniye gibi algılar.  

Eski çağın bitişini ve yenisinin başlangıcını, elinde taşıdığı davulunu çalarak müjdeler. Davuldaki her vuruş ölümü ve yeniden doğumu simgeler. Davulun ritmine ayak uyduran Shiva ateş çemberi içinde dans eder. Ateş çemberi, ‘Samsara’yı, doğum, yaşam ve ölüm döngüsünü temsil eder.

Avidya – Cehalet

Patanjali, Yoga Sutralar’da bizi özgürlükten alıkoyan 5 engelden, Klesha’lardan bahseder. Kleshalar, acı ve ızdırap çekmemizin sebebidir. İlki cehalet, Avidya’dır. Avidya, kelime anlamı olarak kendimizi kutsal olandan farklı algılamamızdır. Sınırlı, egosantrik varlığımızın ötesinde diğer varlıklarla olan sarsılmaz bağımızı göz ardı etmemizdir.

Yılanlar

Shiva dans ederken, cobra yılanı boynundan aşağı sarkar. Kobranın taşıdığı zehir cehaletin toksik doğasını temsil eder. Kobranın zehri Shiva için toksik değildir, ona karşı çareyi aydınlanmış bilgide bulmuştur ve avuçlarından birinde sembolik alevi taşır. Yoga uygulaması sayesinde ve hepimizin özünde kutsal olduğunu hatırlatarak bizi cehaletten, avidyadan korumaya çalışır.

Cüce görünümlü İblis

Cehalet, Shiva’nın üzerine bastığı cüceye benzeyen iblis tarafından temsil edilir. Hepimizi, dramalara sürükleyen, yanlış yönlendiren bu cücedir. Shiva, bu yaratığın kendi işine karışmasına izin vermez, bilakis, üstüne basıp yükselerek onu, dansı için kaide niyetine kullanır. Cehalet iblisinin üzerine basıp yükselerek daha yüksekten olaylara bakar ve yüksek farkındalık haline bürünürek günlük dramların üstesinden gelir. Onun dikkatini verdiği tek şey dansın ritmidir.

Natarajasana’dan öğrenebileceklerimiz

Shiva’nın dansının kaynağı değişimden korkmamasından doğar. Korkuyu eritir ve değişimi kucaklar. Her çağın sona ermesinden dolayı suçluluk hissetmez. Onun anlayışına göre her yok oluş yeniden doğumun yolunu açar.

Değişim korkusu, diğer tüm korkulara oranla daha fazla stres yaratır. Bakış açımızı değiştirme korkusu bizi dogmalara mahkum eder. Her şeyin olduğu gibi kalması arzusu, Buddha’ya göre acı çekmemizin sebebidir. Değişimi kucaklamak bizi acı çekmekten serbest bırakır.

Her şeyin, korkunun, sevincin, gençliğin, yaşlılığın geçici olduğunu anladığımız an özgür olduğumuzun farkına varırız. Shiva, değişime karşı korkumuzu, direncimizi çözer ve bizi özgürleştirir. Enerjetik varlıklar olarak ne yeniden yaratılabilir ne de yok edilebiliriz, bizler sadece form değiştirebiliriz.